
Yapay Zeka Nedir ?
İnsanoğlu tarih boyunca zorlandığı işleri kolaylaştırabilecek yöntemler arayışında olmuştur. Tarih öncesi çağlarda soğuktan korunmak için ateşi yük taşıyabilmek için tekerleği avlanabilmek için kesici aletleri bulmuştur. Tarih ve teknolojide geliştikçe bu buluşların kalitesi de giderek artmıştır. Haçlı seferleri sayesinde batının barutla tanışması silahları geliştirmiş silahların gelişmesi ülkelerin ham maddeye sahip olan topraklara daha kolay ulaşmasını sağlamış ham maddeye ulaşan ülkeler ham maddeyi işlemeye başlamıştır. Ancak üretim hızı da talebi karşılayamayınca seri üretim yapabilecek yöntemleri araştırılmış buharlı motorlar icat edilmiştir. Buharlı motorların icadınında yeterli kalmaması üzerinde elektrikli motorlar icat edilmiş ve böylece gitmiştir. Her ne kadar yukarıdaki işlemler bir şekilde insanlar tarafından da halledilebilecek yöntemler olsalar da tarihin en önemli mihenk taşlarından biri olan ikinci dünya savaşında sırasında insanoğlu kesinlikle yetersiz olduğunu anladığı bir problemle karşılaşmıştır. Almanların Enigma adlı şifreleme cihazının şifresini çözmek bir insan için imkânsıza yakın olmaktaydı ve bunu sadece birden fazla işlemi aynı anda yapabilen bir cihazın gerçekleştirmesi gerekiyordu. Bunun üzerine bilgisayar biliminin öncülerinden biri olan ve aynı zamanda ikinci dünya savaşı sırasında İngiltere’de yaşayan Alan Turingin öncülüğünde Almanların Enigma adlı şifreleme cihazının şifresini çözebilen bir sistem tasarlandı ve günümüz bilgisayarlarına yakın ilk oluşumun tohumları atıldı. Her ne kadar bu ekibin yaptığı cihaz günümüz bilgisayarları gibi işlem yapabilsene günümüz bilgisayarlarına en yakın cihaz Amerikalılar tarafından yine ikinci dünya savaşında uzun menzilli top ve füze atış işlemlerinin daha yüksek doğruluklarla yapılabilmesi amacıyla Pensilvanya Üniversitesinin elektrik mühendisliği okulu olan Moore School of Electrical Engineering tarafından gerçekleştirilen ENIAC adlı bilgisayardır. ENIAC’ın icadı belki o zamanlarda birçok insanın öngöremeyeceği şekilde insanoğlunun geleceğini değiştirmekteydi.
Tüm bu gelişmelere rağmen insanoğlu tarih boyunca asla olmadığı gibi yine gelişmeleri yeterli bulmuyordu ve gelişmeye icad etmeye devam ediyordu. Bilgisayarların daha ucuz hale gelmesi ve işlem güçlerinin ciddi anlamda ilerlemesiyle birlikte insanoğlu birçok problemini bilgisayarlar ile çözmeye başladı. Bankacılıktan, askeri sistemlere kadar bilgisayar gittikçe yaygınlaşmaya başlamıştı. Bunun üzerine bilim insanları şu soruları sormaya başladılar.
Bilgisayarlar öğrenebilir mi?
Bu sorunun cevabını bulabilmek için matematikçiler, bilgisayar bilimcileri ve diğer birçok alandan bilim insanı çalışmalara başladı ve yapay zekânın temelleri atılmaya başlandı.
Yapay bir zeka oluşturmak için ise öncelikle insan zekasının ne olduğu ve nasıl çalıştığının analiz edilmesi gerekiyordu. Howard Gardner insan zekasını sekiz ayrı zeka biçimi olarak tanımlamıştır:
- Müzik Zekası
- İçsel Zeka
- Sözel Zeka
- Doğa Zekası
- Görsel-Uzamsal Zeka
- Bedensel Zeka
- Sosyal Zeka
- Mantık-Matematiksel Zeka
İnsan zekasının bu sekiz temel zeka türünün birleşiminden oluşan karmaşık bir zeka türü olduğunu belirtmiştir.
Alan Turing, 1950’li yıllarda bir bilgisayarın yapay zeka olup olmadığına karar verebilecek olan Turing Testini öne sürdü. Bu teste göre bir yapay zeka 5 dakikalık bir sohbette onu test eden jürinin %30’undan insan onayı alırsa testi geçilmiş sayılacaktır.
Bu testi geçen ilk yapay zeka programı 7 Haziran 2014’de bunu başarmıştır. Vladimir Veselov ve Eugene Demchenko tarafından geliştirilen yazılım 13 yaşındaki Eugene Goostman adlı bir kişiliği temsil etmekteydi.
Günümüzde ise yapay zeka uygulamalarının birçoğu makine öğrenmesi ile gerçekleştirilmektedir. Makine öğrenmesi framework ve kütüphanelerinin yaygınlaşması ve uygulanabilirliğinin kolaylaşması sayesinde ise çok fazla alanda çok fazla uygulama geliştirilmiştir.